Emin YazıcıGündemManşet

Vicdan Kardeşliği

Nazi zulmünden kaçıp Filistin topraklarına sığınan Yahudiler,  Filistinli Müslümanlara veya halka yıllar sonra  böyle mi teşekkür edecekti.

Tüm dünya, yaklaşık 2 aydır süren  ve yakın zamanda da  Hamas güçleri ve İsrail arasında kısa süreli ateşkes ilan edilen  Gazze’de  yaşanan  vahşete tanık olmakta. Geriye kalan sürede görüldü ki  Gazze ve orada yaşayan Müslümanlar, Hristiyanlar -onlar da  azımsanmayacak derecedeler- kısacası insanlar ve işin içine hayvanları da katarsak canlar,  göz göre göre ölüme terk edilmiş durumda.

Yıllar önce sığınılan  Filistin’de, Filistinliler göçe zorlandı; ölümden, vahşetten, soykırımdan kaçmak için son bir umutla sığındıkları hastaneler, okullar, kamplar, camiler ve kiliseler acımasızca bombalandı.

Öte yandan 10 binlerin sokağa döküldüğü,  başta İngiltere’nin başkenti Londra olmak üzere, birçok şehirde İngiliz vatandaşlar, Filistin lehine destek gösterilerinde bulunurken  İngiltere’nin Kıbrıs’taki üslerindeki asker sayısını, İsrail’e destek nedeniyle bin civarında arttırdığı açıklandı.

Amerika’da halk Filistin’i destekler nitelikte gösteriler yaparken ABD hükumeti İsrail’e tam destek verdiğini belirtti.

Dünyanın birçok bölgesinde yaşayan Yahudiler, İsrail bayrağı yakıp katil Netanyahu aleyhine mitingler yapıyorlar.

Meydanlarda 7’den 70’e,  çocuğu, genci, yaşlısı, kadını, erkeği, Hristiyanı, Yahudisi, LGBT bireyler, kısacası vicdan sahibi olan herkes, Filistin’e destek veriyor, vermeye de devam ediyor.

Şunu biliyoruz ki Gazze’de yaşanan, iki devletli bir savaş değil, İsrail’in masum insanlara karşı yapmış olduğu bir soykırımdır. Tüm bu olaylardan görüyoruz ki,  bu vahşet İslam kardeşliği aşmış VİCDAN KARDEŞLİĞİNE ulaşılmıştır.

Savaştan kaçabilen kaçıyor, kaçamayanlar ise  ölümü bekliyor ya da karşı koyuyor gücünün yettiğince. Açıklanan uluslararası kaynaklara göre, şimdiye dek ölen çocukların sayısı 7 bini geçti. İsrail yönetimi, bu çocuklarla birlikte  14 bin sivilin, en temel hakkı olan “yaşama hakkını” onların elinden aldı. Burada açıkça savaş suçu ve insanlığa karşı suç işlenmektedir.

Öte yandan İsrail’e karşı hukuk  ordusu kurulduğu gözlerden kaçmıyor. Fransa’nın önde gelen avukatlarından biri olarak kabul edilen  Gilles Devers, 10 gün içinde 300 avukattan oluşan bir “hukuk ordusu” kurdu ve mahkemede İsrail’in suçlarına şahitlik etmek isteyen herkese kapının açık olduğunu vurguladı. Devers verdiği röpörtajda, “İsrail’in soykırım suçu işlediğine dair dernekler ve sendikalar adına şikayette bulunduk. Filistin davası tüm ulusal ve uluslararası mahkemelere götürülecek.” ifadelerini kullandı. Fransız avukat Devers, İsrailli yetkililere sert bir de uyarıda bulundu: “İsrailli yetkilileri karanlık bir kader bekliyor, yaptıklarının cezasını çekecekler!”

Söyleyin daha kaç can, kaç çocuk ölecek, sözde kutlu davanız uğruna ey siyonist rejim?

Bölgenin en güçlü devletlerinden biri olan ana vatan Türkiye’nin lideri sayın Erdoğan, “Orayı terk etmek zorunda kalmamızla birlikte Orta Doğu; kanın, gözyaşının, gerilimin, çatışmanın, işgalin eksik olmadığı bir yere dönüştü. Biz ne İsrail  topraklarında ne Filistin  topraklarında tek bir masumun  dahi burnunun kanamasına razı olmadığımızı hep söyledik söylüyoruz.”  cümlelerini sarf ederek Gazze’de yaşanan soykırıma dur çağrısı yapmakta.

Yıllardan beri bölgenin en önemli sorunu olan Filistin meselesi, nereye doğru gidiyor?

Gelelim İsrailoğullarına;

İsrailoğullarından Yahudilere, onlardan da Siyonistlere dönüşümü sağlayarak uydurma vaatlerle canavarlaştırılmış bir güruh, etrafa saldırtılarak bölge halkları birbirine düşman hâline getirilmiştir.  Güçlü imparatorlukların yıkılması sağlanarak  küçük devletlere dönüştürülmüş.  Almanya’da soykırım tezgahını  kurarak arz-ı mev’ud palavrasını yutturmuş ve  İsrailoğullarının hepsinin bir bölgeye toplanmasını sağlamıştır. Siyonist devleti kurdurup  Müslümanlarla çatışır hâle getirmiş ve her iki kitlenin imhasına yol açmıştır.

Hamas güçleri ve İsrail arasında kısa süreli ateşkes ilan edilen  Gazze’de,  bundan sonraki süreçte savaş suçu işleyen Netenyahu başta olmak üzere, İsrail yönetimine, dünyanın birçok bölgesinden tepkiler sürerken  bu vahşetin sorumluları hangi mahkemelerde yargılanacak? Yoksa masum çocukların ve canların katilleri,  tüm dünyanın gözü önünde  İsrail’in, olmayan vicdanına mı terk edilecek?

Tüm bu olaylardan görüyoruz ki bu  vahşet, İslam kardeşliğini aşmış, VİCDAN KARDEŞLİĞİNE ulaşmıştır.

20 Kasım Çocuk Hakları Günü’ne binaen…

Çocuk her yerde çocuk değildir.

Gazze’de şehittir.

Kıbrıs’ta mücahit

Doğu Türkistan’da mazlumdur

Yemen’de açtır

Afrika’da işçidir

Keşmir’de yetimdir

Arakan’da yaralıdır

Avrupa’da ya prenstir ya da prensestir.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu