Aziz KaraazizGündemManşet

Peter Young’ın “Yeşil Kalemi”

Sene 1963…

Aralık ayının 30’uncu günü.

Rumların 27 Aralık 1963’te Kıbrıs Türklerine karşı başlattıkları “Kanlı Noel” saldırılarının hemen ertesi.

Dönemim İngiliz Kuvvetleri Komutanı, General Peter Young yaşanan olaylar üzerine Türlerle Rumları birbirinden ayırmak ve bir ateş-kes hattı oluşturmak için Ada’yı ikiye bölen bir çizgi çizer.

İngiliz Generalin elindeki kalem yeşildir ve çizdiği hat da ismini bu kalemin renginden alır.

Yani, bugün Kıbrıs’taki iki devleti ayıran ve yıllardır sınır yerine kullanılan çizgiyi bir İngiliz çizmiştir.

Ne Türklerin ne de Rumların rızası ya da görüşü alınmıştır.

Tamamen İngiliz çıkarlarına uygun bir şekilde hayata geçirilmiştir.

Yaklaşık 180 kilometre uzunluğunda bir çizgiden bahsetmekteyiz.

Barış Harekatı ile bugünkü halini almış olan “hat” 346 kilometre karelik alanıyla Ada’nın üçte birine yakınını işgal etmektedir.

Son derece tuhaf ve dünyada eşi benzeri olmayan bir hattan bahsetmekteyiz.

O kadar ki, yer yer 7 kilometre derinliğe ulaşan hattın genişliği bazı noktalarda 1 (bir) metrenin bile altına düşmektedir.

Ve işin en tuhaf yanı da, bu hattın yarattığı bölgenin kontrolünün kendilerine barış gücü adını vermiş olan BM askerlerinde olmasıdır.

Hat boyunca sıralanmış BM gözetleme kulelerinin tamamının cephesinin Türk tarafına dönük olması ve tüm gözetleme işlemlerinin Türk tarafına yönelik yapılması da işin bir diğer tuhaf olan ama nedenini çok iyi bildiğimiz yönüdür.

Bu garip duruma sınır hattında askerliğini yapmış birisi olarak bendeniz de şahit oldum.

1964’ten günümüze kadar geçen sürede BM askerleri ne ara bölgede ne de 74 öncesindeki çatışma bölgelerinde etkin bir fayda göstermiş değillerdir.

Ara bölgede zaman zaman yaşanan ihtilaflı durumlar ya tarafların inisiyatifiyle çözülmekte ya da askıda kalmaktadır.

Pile-Yiğitler yolu konusunda son yaşananlar bu durumun artık dürdürülemez olduğunun ispatıdır.

Ara bölge sorunlarla doludur ve tarafların oturup bunu müzakere etmelerinin zamanı gelmiştir.

Her iki tarafın Dışişleri bakanlıkları tarafından oluşturulacak uzman komiteleri bu işi ele almaya başlamalıdır.

Yeşil Hat baştan aşağıya masaya yatırılmalı ve ihtilaflı bölgelerde çözümler yaratılarak artık bir sınır hattı oluşturulmalıdır.

Kıbrıs’ta ateş-kes anlaşmasının sonrasında artık tarafların sınır anlaşması yapmalarının zamanı gelmiştir.

Her iki tarafın da buna rıza göstereceğine şüphem yoktur.

Konu masaya yatırılır, taraflar müzakerelerini eder ve iş hallolur.

Bir sınır anlaşması asla zafer ya da mağlubiyet anlamı taşımaz.

Bu tamamen günümüz değişen koşullarında her iki halkın yaşamını kolaylaştıracak bir nevi güven yaratıcı önlem anlamında olur.

Taraflar sınırlarında anlaşırlar, BM askerleri de artık yıllardır sürdürmekte oldukları zor(!) görevlerini tamamlarlar ve evlerine dönerler.

Ya da dönmezler.

Belki de Filistin’e geçerek oradaki savaşın bitmesini sağlarlar.

Bu kısmı onların bileceği bir iş.

Bizi ilgilendiren kısmı Kıbrıs’ta sınırların resmiyete kavuşmasının zamanının gelmiş olduğudur.

Sınırlar resmileştikten ve ihtilaflı bölgeler karşılıklı olarak hallolduktan sonra özellikle sınır bölgelerinde yaşayan insanlar da tarlalarına daha rahat gidip gelmeye başlayacaklardır.

Bir sınır anlaşması Kıbrıs’ta karşılıklı geçişlerin başlamasından sonra normalleşme adına atılmış en önemli ikinci adım olacaktır.

Federasyon müzakeresi peşinde tansiyonu artıracak açıklamalar ve girişimler yapmak yerine bu gibi faydalı ve gerekli işlere zaman harcamak hepimizin çıkarına olacaktır.

 

 

 

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu