Hekimlerden “İlaç yok, yatak yok, hasta çok” eylemi
Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası (Tıp-İş) kamu sağlık merkezlerindeki ilaç eksiklerine ve sağlıktaki diğer sorunlara dikkat çekmek için, ülke genelindeki tüm kamu hastaneleri ve sağlık ocaklarında 09.00-12.00 saatleri arasında 3 saatlik uyarı eylemi gerçekleştirdi.
Acil servis ve acil ameliyatlar, onkoloji, hemodiyaliz, talasemi merkezi, yatan hasta ve yoğun bakım hizmetleri aksatılmadı.
Tıp-İş Başkanı Dr. Şükrü Onbaşı, hekimlerin de katılımıyla bugün Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi önünde saat 10.30’da basın açıklaması yaptı. Hekimler, “Tetanoz Aşısı, Kanser İlaçları Yok”, “Epilepsi, MS, Parkinson, Alzheimer İlaçları Yok” dövizleri taşıdı.
Sağlığa ayrılan bütçenin düşük olduğunu, ekonomik krizin bütçeyi daha da etkisizleştirdiğini söyleyen Onbaşı, kamu sağlık merkezlerindeki personel ihtiyacının ve fiziki alt yapı eksikliklerinin bürokratik hantal yapı nedeniyle giderilemediğini, ülkede ulusal sağlık politikası olmadığından yaşanan aksaklıklara bütünlüklü çözüm bulmak yerine siyasi kaygılarla günübirlik çözümler üretildiğini savundu.
Kamuda da özelde de ciddi ilaç eksikliği olduğunu ifade eden Onbaşı “Neredeyse bademcik iltihabını bile tedavi edemeyecek hale gelmek üzereyiz. Aylardır kamu hastanelerinde ve sağlık ocaklarında tetanoz aşısı yok. Ritim düzenleyici ilaçlar aylardır yok. Tansiyon ilaçlarının birçoğu kamuda da özel eczanelerde de bulunamıyor ama Sağlık Bakanlığı ‘marifetmiş gibi’ aspirin ve panadolu temin ettiğini duyuruyor” dedi.
Tıp-İş Başkanı Dr. Şükrü Onbaşı, onkolojide kullanılan ilaçlarla, Parkinson, Alzheimer, MS gibi kronik hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçların sürekli temin edilemediğini, nöroloji hekimlerinin beyin damarı tıkanıklıklarını açacak kan sulandırıcı, kardiyoloji hekimlerininse kalp damarlarını açacak stent, ritim bozukluklarına müdahale edecek geçici kalp pili bulamadığını savundu.
Onbaşı, kamu sağlık merkezlerinde muayene olan ancak hastane eczanesinde ilaç bulamayan hastaların reçetelerinin dışarıda tam ücretli muamele gördüğünü, hastaların sigorta indiriminden yararlanamadığını kaydetti.
Hastanelerdeki fiziki altyapı eksikliklerine işaret eden, sağlık sistemine dahil edilmesi gereken göğüs cerrahisi servisi, plastik cerrahi servisi ve diğer servislerin açılamadığını söyleyen Dr. Şükrü Onbaşı, yoğun bakımların kapasitelerinin fiziki mekan, hekim ve hemşire eksikliği nedeniyle artırılamadığını belirtti.
Onbaşı, “Bugün sadece kamu hastanelerinde değil özel sağlık merkezlerinde yoğun bakım ünitelerinde de yatak bulunamıyor” dedi.
Genel cerrahi, ortopedi ve kulak burun boğaz gibi branşlar gerek ameliyathanelerin gerekse servis kapasitelerinin yetersizliği nedeniyle hastalara operasyon için aylar sonrasına randevu verildiğini söyleyen Onbaşı, hekimle hastaların karşı karşıya kaldığını belirtti.
Onbaşı, “Tam donanımlı modern ameliyathaneler, şimdiki ve ileriye dönük ihtiyaçlara hitap edecek yoğun bakımlar istiyoruz” dedi.
Deprem risk analizi sonuçlarına göre Cengiz Topel ve Girne Dr. Akçiçek devlet hastanelerinin yüksek riskli bulunduğunu, hizmette de yetersiz kalan bu hastanelerin artık misyonunu tamamladığını belirten Onbaşı, “Güzelyurt Hastanesi projesine devam edilecek, Girne Devlet Hastanesi söz verildiği gibi Kasım ayında halkın hizmetine sunulacak mı?” diye sordu.
Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nin depreme yönelik risk analizinde talasemi binası ve ana binanın arkasındaki hemodiyaliz ve acil servisin olduğu kısımların yüksek riskli olarak değerlendirildiğini söyleyen Onbaşı, bu riskli alanların tahliye edilip, gerekirse hizmetlere prefabrik binalarda devam edilmesi gerektiğini ifade etti.
Onbaşı, hastane yönetiminde görev alan bazı meslektaşlarının yetkilerini doğru kullanamadığını, hastaneleri baskı ve mobbingle yönetmeye çalıştığını savunarak, buna örnek olarak da Gazimağusa Devlet Hastanesi Başhekimini gösterdi.
Dr. Şükrü Onbaşı, hekimlere, meslek onuruna yakışmayacak şekilde mobbing defalarca Bakanlığa şikayet dilekçesi verilmesine rağmen bakanlığın üzerine düşeni yapmadığını savundu.