Aziz KaraazizManşet

Etin Güzel Yeri…

Kasap geleneği çok eski olan insanlarız.

Hepimizin artık dostumuz haline gelen özel kasabımız var.

Her ne kadar da son yıllarda marketlerdeki et reyonları bazılarımızı bu alışkanlığımızdan uzaklaştırsa da, yine de birçoğumuz hala kendi kasabından alışveriş etmekte.

Çünkü eti seviyoruz.

Ve biliyoruz ki kendi kasabımız bize her zaman “etin e güzel yeri”ni verecektir.

Güveniyoruz kısacası.

Bu güven kolay kurulmuş olan bir yapın değildir.

Haklı bir güvendir tesis edilmiş olan.

Sevdiklerimizle paylaşacağımız mangal keyfinden alacağımız zevki zirveye çıkaracak olan da, batıracak olan da aynı kişidir.

Kasabımız.

Stratejik ortağımızdır bir yerde.

Bugün piyasadaki kasapların çoğu baba mesleği olarak bu işi yapan insanlardır.

Bilerek ve severek yapıyorlar işlerini.

Başarılarının sırrı da budur.

Bizim için anlamı büyük olan mangal keyfimizin stratejik ortağı bugünlerde sıkıntılı.

Malum, et fiyatları zirve yaptı.

Hükümet önce seyretti.

Ama iş çığrından çıkınca da müdahale etti.

Keşke hiç etmeseydi.

Çünkü yanlış yere yanlış müdahale olunca işler tam bir kaosa dönüştü.

Nüfusun önemli bir bölümü et ihtiyacını Güney Kıbrıs’tan, yani başka bir ülkeden karşılayabiliyorken, kasaplara “eti bu fiyattan satacaksınız” dayatması ile işi çözmeye çalışmanın bizi getirdiği noktayı bugün hep birlikte yaşıyoruz.

Yapılan eğer doğru olsaydı bugün çok daha farklı bir ortamda olurduk.

Ama hükümet bunu yapmadı.

Yanlış yaptı.

Sonra döndü ve bir yanlış daha yaptı.

Narh uygulaması ne kadar yanlışsa donmuş et ithali de o denli yanlıştır.

Bu fikirleri kim üretiyor ve bu kararlar alınıyor, hiçbir fikrim yok.

Çok da önemli değil zaten.

Önemli olan bundan sonrasıdır.

Hükümet hafta başından beridir tüm şiddetiyle devam etmekte olan hayvan üreticileri eylemini hafife almakta.

Yanlışlar içerisindeki bir diğer mutlak hata da budur.

Hükümetlerin diyalogtan kaçma lüksü yoktur, olamaz.

Sorunları çözecek makul önerileri yaratmak hükümetlerin görevidir.

Üreticiye “Rum tarafı nasıl daha ucuza üretiyor” diye sormak ise tamamen dalga geçmektir.

Çünkü bu sorunun tek muhatabı KKTC’deki hükümettir.

Biz soracağız, onlar da cevaplayacaklar.

Hükümet hayvan üreticilerini önce kasaplar ile sonra da vatandaş ile karşı karşıya getirmeyi denedi.

Belli ki tüm planları bunun üzerineydi.

Ama olmadı.

Çünkü hesap yanlıştı ve Bağdat’tan döndü.

Şimdi gelinen noktada, eyleme tek başına başlayan üreticiler hem kasapları hem de halkı yanına aldı.

Vatandaş hükümetten icraat bekliyor.

Ama hala yok.

Yapılacak yegane şey tüm tarafları aynı masada toplamaktır.

Hükümet bugüne kadar “böl-yönet” kafası ile taraflarla ayrı ayrı görüştü.

Ortak görüşmeler öze yönelik olmadı.

Daha çok taraflarla tek tek görüşme tercih edildi ve bugüne geldik.

Şimdi çıkıp hayvan üreticilerini “çok sert eylem yapıyorlar” diye suçlamak işi çözmez.

Linç kültürü ile sorun çözülmez.

Çözülmüş gibi görünse de o iş uzun soluklu olmaz.

Özetleyecek olursak, et fiyatları bu ülkede zaten yüksekti.

Ama alım gücü bu kadar düşük değildi.

Ekonomik krizle birlikte artan enflasyon karşısında vatandaşın alım gücü de eridi .

Fiyatı zaten yüksek ola et birçoğumuz için ulaşılmaz oldu.

Bu işin çözüm yolu tektir.

Hükümetin sorduğu “Rum tarafı nasıl daha ucuza üretiyor” sorusuna vereceğimiz yanıt ile bu işi çözeriz.

Rum hükümeti belli oranda yerli hayvan kesimi karşılığında karkas ithaline izin veriyor.

Bu da hem yerli üretimin devamını sağlıyor hem de artan talebin karşılanması yönünde yaratıla alternatif sayesinde fiyatların dengede kalmasını sağlıyor.

Üreticiyi de kasapları da mağdur etmeyecek, tüketiciyi de memnun edecek bu yolun neden masaya gelmediğinin yanıtını aslında hepimiz biliyoruz.

Hükümetimiz de bildiğimizi bilsin.

Şimdilik bu bile yeter….

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu